top of page
Ara
Yazarın fotoğrafıAv. Faruk Tekdemir

Emniyet Teşkilatı Mensubunun Bir Üst Rütbeye Terfi Ettirilmemesine İlişkin İşleminin İptali, İtiraz

Danıştay 2. Dairesi Esas : 2005/373 Karar : 2005/1204 Tarih : 06.04.2005: "Dava, komiser yardımcısı olarak görev yapan davacının, askerlik hizmetinin rütbe terfiinden sayılması istemiyle yaptığı başvurusunun cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin işlemin iptali ile askerlik süresinin rütbe terfiinde değerlendirilerek komiserliğe yükseltilmesine 30.10.2003 tarihinden itibaren yoksun kaldığı özlük hakları ile maaş farklarının yasal faiziyle birlikte tazminine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

Konya 1.İdare Mahkemesinin 20.10.2004 günlü, E:2004/493, K:2004/984 sayılı kararıyla; dosyanın incelenmesinden; 3201 sayılı Kanunun 55.rnaddesinin 14.fıkrasında yer alan "polis amiri olduktan sonra yapılan" ibaresinin Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmesi üzerine 31.3.2004 gün ve 19850-68024 sayılı genelge ile kamu görevlisi iken askerlik yapanların tespitinin istenildiği, bu kişilerin askerlik süresinin rütbe kıdeminde değerlendirildiği, davacının bu uygulamadan faydalandırılması yolunda yaptığı başvurusunun cevap verilmemek suretiyle reddedildiği ancak, T.C. Anayasasının 153.maddesinin son fıkrasında, " Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazetede hemen yayınlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını gerçek ve tüzel kişileri bağlar" hükmüne yer verildiği, Anayasa Mahkemesinin 11.6.2003 günlü ve K:2003/63 sayılı iptal kararı üzerine 3201 sayılı Kanunun 55.maddesinin 14.fıkrasının; askerlik hizmetinde geçen sürenin rütbe terfiinde değerlendirileceği haline geldiği maddenin bu son haline göre, askerlik hizmetinin rütbe terfiinde değerlendirileceğinin açık olduğu, her ne kadar davalı idarenin 31.3.2004 gün ve 68024 sayılı genelgesi ile "askerliğini kamu görevlisi iken yapanların tespitini yaparak sadece bu kişilerin askerlik süresinin rütbe terfiinde değerlendirilmesi" uygulamasını gerçekleştirmek suretiyle, bir vatan hizmeti olarak nitelendirilen askerlik hizmetini polis olmadan önce yapanlar uygulama dışında bırakılmış ise de; Anayasa Mahkemesinin iptal kararı üzerine maddenin son halinde rütbe terfiinden sayılacak haller belirtilirken, kanun görevinden önce ya da sonra yapılması arasında hiç bir ayrıma yer verilmeksizin salt " askerlik hizmeti" ibaresi yer aldığına göre, polis olmadan önce yapılan askerlik süresinin rütbe kıdeminde değerlendirilmesine hukuken bir engel bulunmadığı; bu durumda, davacı isteminin bu sebeple kabul edilmesi gerekirken, cevap verilmeyerek aksine tesis edilen işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle iptaline, öte yandan, hukuka aykırılığı bu şekilde ortaya konulan dava konusu işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı parasal haklarının 27.2.2004 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiştir.

Davalı idare, Anayasa Mahkemesinin konuya ilişkin gerekçeli kararında askerlik hizmetinin değerlendirilmesinde personelin kamu görevlisi iken askerliğini yapmış olması gerektiğinin öncelikle vurguladığını, aksi bir düşüncenin "kanun önünde eşitlik" ilkesine de aykırı olacağını, kamu görevlisi deyiminin Anayasa`nın 128. maddesinde belirtildiği gibi, kamu hizmetinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri yürüten kişileri kapsadığını, Anayasa Mahkemesi kararında ve Danıştay 1. Dairesince belirtilen görüşün aksine İdare Mahkemesince davacının kamu görevlisi iken askerlik yapıp yapmadığı belirlenmeden verilen kararın eksik incelemeye dayandığını öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkün olup, kararın dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmına yönelik olarak davalı idare tarafından ileri sürülen hususlar bunlardan hiçbirisine uymamaktadır.

Buna karşılık, davacının askerlik hizmet süresinin rütbe terfiinde değerlendirilmesi istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin işlemin İdare Mahkemesince hukuka aykırı bulunarak iptal edilmesinin davacının doğrudan bir üst rütbeye yükseltilmesini gerektirmeyeceği de açıktır. Askerlik hizmet süresinin rütbe terfiinde değerlendirilmesi isteminin reddine ilişkin işlemin iptali gözönüne alınarak davalı idarece yeniden belirlenecek kıdem ve liyakat durumları ile boş kadro sayısı birlikte değerlendirilmek suretiyle 3201 sayılı Kanun ve Rütbe Terfiine İlişkin Yönetmelik hükümlerine göre ilgilinin bir üst rütbeye

yükseltilip yükseltilmeyeceği hususunda bir işlem tesisi gerekecektir.

Bu durumda,davacının dava konusu işlemin iptalinden sonra bir üst rütbeye yükseltileceğinin belli olmaması nedeniyle bu aşamada maddi kaybından söz edilemeyeceğinden, davacının yoksun kaldığı parasal haklarının 27.2.2004 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine yönelik İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Konya 1. İdare Mahkemesinin 20.10.2004 günlü, E.-2004/493, K.-2004/984 sayılı kararının, dava konusu işlemin iptali kısmı yönünden davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile kararın bu kısmının onanmasına, tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmı yönünden ise davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile kararın bu kısmının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin l/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası gereğince bu kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine,kullanılmayan 3.00.-YTL posta pulunun istemi halinde davalı idareye iadesine, 6.4.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi."


Danıştay 12. Dairesi Esas : 2006/3554 Karar : 2008/6453 Tarih : 17.11.2008: "Dava; ... İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde komiser yardımcısı olarak görev yapan davacının, 2005 yılı terfi döneminde "5337 sayılı Kanun" hükmü gereği olarak komiser rütbesine emsalleri ile aynı tarihten geçerli olmak üzere 30.6.2005 tarihi itibariyle terfi ettirilmesine dair Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez Değerlendirme Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.

Trabzon İdare Mahkemesinin 15.3.2006 günlü, E: 2005/976, K:2006/334 sayılı kararıyla; davalı idarece, davacının 3201 sayılı Yasanın 55. maddesinde 5337 sayılı Yasa ile yapılan ve 3.5.2005 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik sonrasında askerlik hizmet süresinin kıdeminden sayılması sonucu bulunduğu rütbeye atandığı tarih itibariyle emsallerini geçtiğinin tespit edildiğinden bahisle bir üst rütbeye terfi ettirilmemesine karar verildiği belirtilmekte ise de; askerlik hizmet süresinin rütbe terfiinde değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin davacı hakkında Trabzon İdare Mahkemesince verilen yargı kararının davalı idareye tebliğinden itibaren 30 gün içinde uygulanarak idarece kararın gereğinin yerine getirilme zorunluluğunun bulunduğu, yargı kararının davacı açısından kazanılmış hak teşkil ettiği, sonradan yürürlüğe giren Yasa hükmünün sözkonusu kazanılmış hakkı ortadan kaldırmayacağı ve 5337 sayılı Yasa ile getirilen hükmün daha önce verilen mahkeme kararının uygulanmasını etkilemeyeceğinin açık olduğu; bu durumda, 5337 sayılı Yasa ile getirilen hüküm gerekçe gösterilerek, askerlik hizmet süresinin rütbe terfiinde kıdemden sayılmamak suretiyle tesis edilen' işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.

Davalı idare, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğunu öne sürmekte ve İdare Mahkemesinin işlemin iptaline dair kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun SS. maddesinde terfi ve atama ile ilgili kriterler düzenlenmiştir. 55. maddenin 2. fıkrasında; rütbelere terfilerin öngörülen sınav ve eğitim şartı saklı kalmak üzere, kıdem ve liyakata göre yapılacağı, 3. fıkrasında; kıdem sırasının tespitinde, bulunulan rütbeye terfi tarihinin esas alınacağı, aynı tarihte terfi edenlerden sicil notu yüksek, sicil notlarının eşitliği halinde ödül ve takdirnamesi fazla, ödül ve takdirnamelerin sayıca eşitliği halinde ise sicil numarası daha küçük olanların diğerlerine göre kıdemli sayılacağı, S. fıkrasında; terfilerin ve atamaların, kanuni zorunluluk halleri dışında her yıl Haziran ayında topluca yapılacağı, 13. fıkrasında; polis amirlerinin bir üst rütbeye terfiinde bu rütbedeki fiili çalışma süresinin esas alınacağı, 14. fıkrasında; kazanılmış hak aylığında değerlendirilmesi yapılan her türlü uzmanlık, master, doktora ve avukatlık stajının rütbe kıdeminde değerlendirilmeyeceği, ancak bu Kanunun 13 üncü maddesinde sayılan rütbeler içerisinde yapılan askerlik hizmetinin, yurt dışı misyon koruma, yurt dışı kurs ve diğer görevler sebebi ile geçirilen süreler ile tedavi ve istirahat sürelerinin, hangi rütbede ifa edilmiş veya geçirilmiş ise o rütbedeki fiili çalışma süresi içerisinde değerlendirileceği, Emniyet Teşkilatına girmeden önce yapılan askerlik hizmetinin, atanılan ilk rütbede ve adaylığın onanmasından sonra fiili çalışma süresinden sayılacağı, 15. fıkrasında; taksirli suçlar hariç, paraya çevrilse veya tecil edilse dahi alınan hapis cezalarının, aylıksız izinde geçen sürelerin, uzun ve kısa süreli durdurma cezaları ile meslekten ve memuriyetten men cezalarının, ceza süreleri kadar rütbe terfiini geri bıraktıracağı hüküm altına alınmıştır.

Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmeliğin 15. maddesinde; kıdemin tespitinde polis amirlerinin bulundukları rütbeye atandıkları tarih ve rütbe terfiinde değerlendirilen çalışma sürelerinin esas alınacağı düzenlenmişken, 18. maddesinde; polis amirlerinin rütbe terfi ve atamalarının kanuni zorunluluk halleri dışında her yıl 30 Haziran tarihinde topluca yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; davacının 30.6.1999 tarihinde komiser yardımcılığına atandığı, polislik mesleğine başlamadan yapmış olduğu 20 aylık askerlik hizmet süresinin rütbe terfiinde değerlendirilmesi için yaptığı başvurusunun reddine ilişkin işlemin Trabzon İdare Mahkemesinin 24.11.2004 günlü, E:2004/210, K:2004/1156 sayılı kararıyla iptal edildiği, komiser yardımcılığı rütbesindeki zorunlu bekleme süresini 30.6.2005 tarihinde tamamlayarak komiser rütbesine terfi ettirildiği, komiser rütbesindeki kıdemin esas alınan tarihin 30.6.2005 olarak belirlendiği, davacının askerlik hizmetinin komiser rütbesindeki kıdemine eklenmediğinden bahisle bakılan davayı açtığı anlaşılmıştır.

Yukarıda belirtilen Yasa ve Yönetmelik hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; kıdem sırasının tespitinde bulunulan rütbeye terfi tarihinin ve rütbe terfiinde değerlendirilecek çalışma sürelerinin esas alınacağı, terfilerin her yılın 30 Haziran tarihinde topluca yapılacağı, askerlik süresinin fiili çalışma süresinden sayılacağı, üst rütbeye terfide bulunulan rütbedeki fiili çalışmanın ve fiilen çalışılmış sayılan sürelerin ( askerlik süresi gibi ) dikkate alınacağı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlıkta; davacının 30.6.1999 tarihinde atanmış olduğu komiser yardımcılığı rütbesinde bekleme süresini 30.6.2005 tarihinde doldurduğu, askerlik hizmetinin rütbe terfiinde değerlendirilmesine yönelik İdare Mahkemesi kararının 24.11.2004 tarihinde verildiği ve 20 aylık askerlik hizmetinin yargı kararından sonra atanmış olduğu ilk rütbede ( komiser ) değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Ancak; 20 aylık askerlik hizmetinin rütbe terfiinde değerlendirilmesi; davacının atandığı rütbeye terfi tarihinin geri çekilmesini değil, atandığı rütbeye esas alınan kıdem tarihinin düzeltilmesini gerektirmektedir.

Olayda; davacının komiser rütbesine terfi tarihi yine 30.6.2005 tarihi olacak fakat bu rütbedeki bekleme süresi yargı kararı uyarınca fiilen çalışılmış kabul edilen 20 aylık askerlik süresi kadar kısalacaktır. Bir diğer ifadeyle, komiser olan davacının başkomiser rütbesine terfi ettirilmesi için zorunlu bekleme süresinin dolduğu 2011 yılı yerine 20 aylık askerlik hizmetinin kıdeminden sayılması nedeniyle 2009 yılında bir üst rütbeye terfi durumu görüşülecektir.

Öte yandan, davacının komiserlerin kıdem sıralamalarını gösteren listedeki yeri de, askerlik hizmetinin rütbe kıdeminden sayılması suretiyle tespit edilen "kıdemine esas alınan tarih" e göre belirlenecektir.

Ayrıca, davacının askerlik hizmetine ilişkin yargı kararı bulunduğu rütbeye terfi tarihinin geri çekilmesi suretiyle uygulanmayacağından, bu aşamada herhangi bir maddi kayıp da oluşmayacaktır.

Bu durumda; davacının askerlik hizmet süresinin komiser rütbesindeki kıdemine eklenip eklenmediği de araştırılmak suretiyle talebe uygun bir karar verilmesi gerekirken, 5337 sayılı Kanun gerekçe gösterilerek askerlikte geçen sürenin rütbe terfiinde değerlendirilmemesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir."


Danıştay 12. Dairesi Esas : 2009/2292 Karar : 2009/5299 Tarih : 13.10.2009: "2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 4. fıkrasıyla Danıştay'ın bozma kararlarına karşı mahkemelere "bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebilme" yetkisi tanındığı halde, anılan madenin 6. fıkrasında yer verilen, Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde de bu maddenin 4. fıkrası hariç diğer fıkraları kıyasen uygulanır yolundaki hükümle, Danıştay Dava Dairelerine ilk derecede bakılan davalarla ilgili bozma kararlarına karşı eski kararlarında ısrar edebilme yetkisi tanınmamış bulunduğundan Dairemizce verilen, davacının 3. sınıf Emniyet Müdürlüğü rütbesine terfi ettirilmemesine ilişkin işlemin iptali, işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tazmini, Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmeliğin 25. maddesinin ( a ) ve ( b ) fıkralarının iptali istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi yolundaki kararının bozulmasına dair Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 25.12.2008 günlü, E:2005/323, K:2008/2341 sayılı kararına uyularak gereği düşünüldü:

KARAR : Dava; 4. sınıf Emniyet Müdürlüğü rütbesinde bulunan davacının, 3. sınıf Emniyet Müdürlüğü rütbesine terfi ettirilmemesine ilişkin işlemin ve bu işlemin dayanağı Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmeliğin 25. maddesinin ( a ) ve ( b ) fıkralarının iptali, işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi, özlük haklarının tanınmasına karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununun 4638 sayılı Kanunla değişik SS. maddesinde, polis amirlerinin rütbe sırası ile Komiser Yardımcısı, Komiser, Başkomiser, Emniyet Amiri, 4. Sınıf Emniyet Müdürü, 3. Sınıf Emniyet Müdürü, 2. Sınıf Emniyet Müdürü, 1. Sınıf Emniyet Müdürü ve Sınıf Üstü Emniyet Müdürü olarak belirlenmiş,. bu rütbelere terfilerin bu maddede öngörülen sınav ve eğitim şartı saklı kalmak üzere "Kıdem ve liyakata" göre yapılacağı, üst rütbeye yükselmek için kıdem şartlarını yerine getirmiş Emniyet Amirleri ile 4., 3., ve 2. Sınıf Emniyet Müdürlerinin "Liyakat" koşullarını belirlemek, üst rütbedeki boş kadro miktarına göre sıralayarak terfilerini değerlendirmek ve öneride bulunmak üzere Genel Müdürlük Yüksek Değerlendirme Kurulunun oluşturulacağı hüküm altına alınmış olup, üst rütbeye yükselmede "kıdem ve liyakat" koşullarının belirleyici roloynadığı konusunda duraksama olmadığı kuşkusuzdur.

10.8.2001 günlü, 24489 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmeliğin 4. maddesinde Liyakat; "Personelin aldığı sicil, ödül ve takdirnamesi, eğitim ve öğrenimle kazanılan bilgi, beceri ve davranışları ile geçmiş hizmetlerinde almış olduğu cezalar, geçirdiği ve devam eden soruşturmalarının niteliğine göre belirlenecek terfi yeterliliği" olarak, kıdem ise; "bir rütbede geçen fiili çalışma süresi" olarak tanımlanmıştır. Yönetmeliğin 22. maddesinde Yüksek Değerlendirme Kurulunun görevleri belirtildikten sonra 25. maddesinde; "Yüksek Değerlendirme Kurulu üyeleri; 22 nci maddede belirtilen terfi edecek personel hakkında;

a ) Bulunduğu rütbede, afta uğramış olsa bile, adli mercilerce verilen karar ve bu kararlara dayanak olan fiillerini,

b ) Bulunduğu rütbede, afta uğramış olsa bile, disiplin kurullarınca verilen disiplin cezalarına veya soruşturma bilgilerini ve soruşturmalara dayanak olan fiil ve hareketlerini,

c ) Sicil, ödül ve takdirname bilgilerini,

d ) Meslek içerisindeki bilgi, beceri ve davranışlarını değerlendirerek edinecekleri kanaate göre oyçokluğu ile karar verirler." hükmü yer almıştır.

Dava konusu 25. madde, 3201 sayılı Kanunun rütbe terfilerinde dikkate alınacak "Liyakat" şartının aynı yönetmeliğin 4. maddesinde belirlenmiş olan tüm unsurlarını kapsayan bir düzenleme getirmiş olup, bu düzenleme anılan yasada idareye tanınan yetkinin ne şekilde kullanılacağını da açıklar mahiyettedir.

Madde metninde, Yüksek Değerlendirme Kurulu tarafından, personelin bulunduğu rütbede affa uğramış olsa bile adli yargı yerlerince ve disiplin kurullarınca verilen cezalar ve bu cezalara dayanak alınan fiilleri, sicil, ödül ve takdirname belgeleri ile meslek içerisindeki bilgi beceri ve davranışlarının değerlendirileceği belirlenmekte olup, af kapsamına girse dahi terfie engel teşkil eden disiplin cezası almış olanların terfi ettirilmeyeceği yolunda bir düzenleme getirilmemiştir. Bu itibarla maddenin ( a ) ve ( b ) fıkralarında yer alan hükümle 3817 ve 4455 sayılı Yasalarla getirilen affın kapsamını daralttığından bahsetmeye olanak bulunmamaktadır.

Emniyet hizmetinin özelliği ve gereklerine uygun olarak bir üst rütbeye terfi edecek personelin "Liyakat" durumu incelenirken personelin disiplin cezası ya da adli mercilerce verilmiş kararlara dayanak olan tüm eylemleri, sicil, ödül, takdirname, meslek içerisindeki bilgi, beceri ve davranışlarının değerlendirilmesinin 3201 sayılı Yasanın 55. maddesine aykırılık teşkil etmeyeceği açıktır.

Bu durumda, Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmeliğin 25. maddesinin ( a ) ve ( b ) fıkraların da 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanununun değişik 55. maddesine aykırılık görülmemiştir.

Davanın; davacının 3. sınıf Emniyet Müdürlüğü rütbesine yükseltilmemesine ilişkin işlemin iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının tazmini istemine ilişkin kısmına gelince;

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının, 2002 yılında bir üst rütbeye terfi durumu değerlendirmeye alınacak 4. sınıf Emniyet Müdürleri için hazırlanan kıdem tablosunda 8. sırada yer aldığı, 2002 yılı Yüksek Değerlendirme Kurulunda; 4.sınıf Emniyet Müdürlüğü rütbesinde zorunlu fiili çalışma süresini doldurarak 3. sınıf Emniyet Müdürü rütbesine terfi bekleyen ( 202 ) 4. sınıf Emniyet Müdürünün durumunun görüşüldüğü, ( 135 ) personelin bir üst rütbeye terfi ettirilmesine, ( 67 ) personelin ise terfi ettirilmemesine, liyakat yönünden uygun bulunmaması nedeniyle davacının da 3. sınıf Emniyet Müdürlüğü rütbesine terfi ettirilmemesine karar verildiği anlaşılmıştır.

Bu durumda; 4 sınıf Emniyet Müdürlüğü rütbesindeki zorunlu çalışma süresini dolduran, 2002 terfi yılı için bir üst rütbeye yükselmeyi hak eden ( 202 ) 4. sınıf Emniyet Müdürü arasında yapılan kıdem tablosunda 8. sırada bulması nedeniyle kıdem yönünden yükselmesine engel bir durumu bulunmayan, bulunduğu rütbede herhangi bir disiplin cezası almayan ve başarısız olduğu yönünde başkaca bir iddia ileri sürülmeyen davacının, 3. sınıf Emniyet Müdürlüğü rütbesine terfi ettirilmemesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Hukuka aykırı işlem nedeniyle maddi ve özlük haklarında meydana gelen zararların tazmininin de gerekeceği açıktır."


İDDGK Esas : 2007/155 Karar : 2011/290 Tarih : 28.04.2011: "Dava; başkomiser olarak görev yapan davacının emniyet amirliği rütbesine terfi ettirilmemesine ilişkin işlemin iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

Ankara 10. İdare Mahkemesinin 22.4.2003 günlü, E:2002/896, K:2003/501 sayılı kararıyla; dava konusu olayda, davacının, başkomiserlik rütbesinden, emniyet amirliğine terfi ettirilmemesine ilişkin işlemin dayanağı olan inceleme ve araştırmaya ait belgelerin ara kararıyla istenilmesi üzerine Mahkemeleri tarafından incelendikten sonra iade edilen belgelerin ve dava dosyasında bulunan diğer bilgi-belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, başkomiser olarak görev yapan davacının, hakkındaki istihbari bilgiler nedeniyle kıdemi yeterli olmasına karşı liyakati yeterli görülmeyerek idareye bu konuda tanınan takdir hakkı kullanılmak suretiyle terfi ettirilmediğinin anlaşıldığı, incelenen belgelere göre davacının bir üst rütbeye terfi ettirilmemesi yolundaki dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Anılan karar, temyiz incelemesi sonucunda Danıştay Onikinci Dairesinin 8.5.2006 günlü, E:2003/4802, K:2006/1818 sayılı kararıyla; 2002 yılında emniyet amirliği rütbesine terfi edebilecekler listesinde yer alan ve bulunduğu rütbede idari ve adli yönden bir soruşturması bulunmayan davacının başkomiser olarak görev yaptığı süre içinde, liyakati bakımından olumsuzluğu bulunduğu yönünde herhangi bir saptamaya yer verilmeksizin, sırf bilgi notuna dayanılarak emniyet amirliği rütbesine terfi ettirilmemesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle bozulmuş ise de, idare Mahkemesince, bozma kararına uyulmayarak davanın reddi yolundaki ilk kararında ısrar edilmiştir.

Davacı, Ankara 10. İdare Mahkemesinin 19.10.2006 günlü, E:2006/2405, K:2006/3226 sayılı ısrar kararını temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.

3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun 4638 sayılı Yasa'nın 1. maddesiyle değişik 55. maddesinde; polis amirlerinin rütbeleri ve bu rütbelerde bekleme süreleri belirtilip, terfide esas olanın kıdem ve liyakat olduğu, kıdem sırasının tesbitinde, bulunulan rütbeye terfi tarihinin esas alınacağı, aynı tarihte terfi edenlerden sicil notu yüksek, sicil notlarının eşitliği halinde ödül ve takdirnamesi fazla, ödül ve takdirnamelerin sayıca eşitliği halinde ise sicil numarası daha küçük olanların diğerlerine göre kıdemli sayılacakları, rütbelerde belirlenen zorunlu bekleme süreleri sonunda, bir üst rütbeye terfi edebilmek için üst rütbede boş kadro bulunması ve bekleme süresi içindeki yıl sayısı kadar olumlu sicil alınmış olmasının şart olduğu belirtilmiştir. 10.8.2001 günlü, 24449 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına ilişkin Yönetmelik"in 21. maddesinde de, Merkez Değerlendirme Kurulunun üst rütbeye yükselmek için kıdem şartlarını yerine getirmiş komiser yardımcısı, komiser ve baş komiserlerin liyakat koşullarını belirlemek, üst rütbedeki boş kadro miktarına göre sıralayarak terfilerini önermekle görevli olduğu, 24. maddesinde ise; Kurulun 21. maddede belirtilen terfi edecek personel hakkında, bulunduğu rütbede affa uğramış olsa bile adli mercilerce verilen kararlar ve konulara dayanak olan fiiller ile disiplin kurullarınca verilen disiplin cezalarına veya soruşturmalara dayanak olan fiil ve hareketleri değerlendirerek edinecekleri kanaate göre karar vereceği kurala bağlanmıştır.

Buna göre, rütbe terfisi yapacak kişilerin değinilen maddede belirtilen koşullara sahip olması ve kıdem ve liyakat durumları birlikte değerlendirilmek suretiyle boş kadrolara atamalarının gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde başkomiser olarak görev yapan davacının, başkomiser rütbesinde bekleme süresini 2002 yılında doldurduğu ve 2002 yılı terfi döneminde emniyet amirliği rütbesine terfi edebilecek 448 kişi arasında yer aldığı, 20.4.2002 tarihinde yapılan "Orta Kademe Yöneticilik Tamamlama Sınavı"nda 95 puan alarak 365. sırada başarılı olduğu, 3.4.2002 tarihinde yapılan terfi sınavında da 44.75 puan alarak 302. sırada başarılı olduğu, sicil notları ortalaması 85 olan davacının emniyet amirliği rütbesine terfi için değerlendirmeye alınan 448 kişi içinde kıdem sıralamasına göre 406. sırada yer aldığı, Merkez Değerlendirme Kurulu'nca yapılan değerlendirme sonucunda başkomiser rütbesinde olan 448 kişiden 405'inin emniyet amirliği rütbesine terfi ettirilmesine, aralarında davacının da bulunduğu 45 kişinin ise bir üst rütbeye terfi ettirilmemesine karar verildiği, davalı idarenin savunmasında davacının terfi ettirilmemesinin nedeni olarak sicil bilgilerinde yer alan bilgi notunun gösterildiği, söz konusu bilgi notunun ise, 1999 yılında Mülkiye Başmüfettişleri tarafından düzenlenen ve emniyet teşkilatı içinde gizli örgütlenme içinde olan yasadışı oluşumlara dahil emniyet mensuplarının belirlendiği inceleme raporuna dayandığı, ancak, daha sonra Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen 22.7.2002 günlü raporda ise; 1999 tarihli ilk raporda ismi geçen emniyet mensupları hakkında yapılan ve 1999 yılından başlayarak devam eden inceleme, araştırma ve takip sonucu bu kişilerin yasadışı oluşum içinde olduklarına dair herhangi bir bulguya rastlanmadığı, bu nedenle anılan rapordaki iddiaların gerçeği yansıtmadığı, bu iddiaları gündeme getiren ve bu yönde istihbarat çalışması yapan Ankara Emniyet Müdürlüğü bünyesinde görevli bir kısım personel hakkında bu fiilleri nedeniyle adli ve idari soruşturmalar açıldığı ve bu soruşturmaların sonucunda bu kişilere çeşitli cezaların verildiği saptamalarının yer aldığı, ayrıca yasa dışı oluşum içinde yer aldığı iddia edilen emniyet mensupları ile ilgili olarak Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan hazırlık soruşturması sonucunda iddia edilen suçlamaları doğrulayacak kanıt elde edilmediğinden aralarında davacının da bulunduğu emniyet mensupları hakkında takipsizlik kararı verildiği, davacının sözü edilen yasa dışı örgütlenmelerle ilişkisinin olduğuna dair anılan bilgi notunun dışında herhangi bir bilgi belgenin de idarece dosyaya sunulamadığı anlaşılmıştır.

Davacının emniyet amiri rütbesine terfi ettirilmemesine gerekçe olarak gösterilen bilgi notu ile dayanağı raporda yer alan davacı ile ilgili savlar, hukuken geçerli bilgi ve belgelere dayanmamaktadır. Bu nitelikteki bilgi ve belgelerin bir işleme dayanak alınabilmesi için somut, hukuken geçerli kanıtlarla desteklenmesi gerektiği, dayanağı olmayan istihbari nitelikteki bilgi ve belgelerin kişilerin hukuksal durumuna etki eden işlemlere esas alınamayacağı yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bir ilkedir.

2002 yılı terfi döneminde emniyet amiri rütbesine terfi edebileceklere ait kıdem listesinde 406. sırada yer alan davacının emniyet amiri rütbesine terfi ettirilebilmesi için kıdeminin yeterli olduğu tartışmasızdır.

Davacının liyakatine gelince; Danıştay Onikinci Dairesinin bozma kararında da belirtildiği gibi, başkomiser rütbesinde görev yaptığı süre içinde adli veya idari yönden soruşturma ve cezası bulunmayan davacının, başkomiser olarak görev yaptığı süre içinde, liyakati bakımından olumsuzluğu bulunduğu yönünde herhangi bir saptamaya yer verilmemiş olması karşısında, sırf istihbari nitelikteki bilgi notuna dayanılarak emniyet amirliği rütbesine terfi ettirilmemesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Bu itibarla, davanın reddi yolundaki idare Mahkemesi'nin ısrar kararında hukuki isabet görülmemiştir."


Danıştay 12. Dairesi Esas : 2012/9260 Karar : 2014/1791 Tarih : 19.03.2014: "Dava, Tekirdağ Emniyet Müdürlüğü'nde komiser olarak görev yapan davacının, 2011 yılında başkomiser rütbesine terfi ettirilmemesine dair Emniyet Genel Müdürlüğünün 12.5.2011 tarih ve 1 Sayılı Merkez Değerlendirme Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesince: davacıdan daha kıdemsiz ve sicil notu düşük olanların Yüksek Değerlendirme Kurulunca yapılan liyakat değerlendirmesi sonucunda terfi ettirilmesi, buna karşılık, liyakat koşullarının belirlenmemiş olması liyakat yönünden yapılan değerlendirmenin hukuken kabul edilebilir bilgi ve belgelerle ortaya konulamaması ve bu nedenle, kurula tanınan takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olarak kullanılmadığı sonucuna varılması karşısında, liyakat değerlendirmesi gerekçe gösterilerek davacının baş komiserliğe terfi ettirilmemesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.

Davalı idare tarafından, Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.

3201 Sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunun 4638 Sayılı Kanun ile değişik 55. maddesinde: emniyet müdürlüğü sınıfları ve en az bekleme süreleri belirtilip terfilerin kıdem ve liyakate göre yapılacağı, rütbede belirlenen zorunlu bekleme süreleri sonunda bir üst rütbeye terfi edebilmek için bekleme süresi kadar olumlu sicil alıp bir üst rütbede boş kadronun olması gerektiği ve kıdem sırasının her yıl duyurulacağı, polis amirlerinin bir üst rütbeye terfisinde bu rütbedeki fiili çalışma süresinin ve kıdem sırasının tespitinde bulunulan rütbeye terfi tarihinin esas alınacağı hükme bağlanmıştır.

10.8.2001 gün ve 24489 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmeliğin 4. maddesinde: "Kıdem", bir rütbede geçen fiili çalışma süresi; "liyakat" ise, personelin aldığı sicil, ödül ve takdirnamesi, eğitim ve öğrenimle kazanılan bilgi, beceri ve davranışlar ile geçmiş hizmetlerinde almış olduğu cezalar, geçirdiği ve devam eden soruşturmaların niteliğine göre belirlenecek terfi yeterliliği olarak tanımlanmış. 9. maddesinde, polis amirlerinin rütbelere terfilerinin bu Yönetmeliğinin 11. maddesinde belirtilen şartları taşımak kaydıyla kıdem ve liyakate göre yapılacağı vurgulanmış olup, 10. maddesinde ise rütbe yükselme şartları belirtilmiş, 16. maddesinde de, kıdem sırasının tespitinde nelerin belirleyici olduğu kurala bağlanmıştır.

Yukarıda belirtilen mevzuata göre; Merkez Değerlendirme Kurulunun, bir amirin bir üst rütbeye terfi ettirilip ettirilmeyeceği hususundaki değerlendirmesini, ilgili amirin kıdem ve liyakatini göz önünde bulundurmak suretiyle yapacağı, liyakatin yerinde olup olmadığının değerlendirilmesinde ise personelin aldığı sicil, ödül ve takdirnamesi, eğitim ve öğrenimle kazanılan bilgi, beceri ve davranışlar ile geçmiş hizmetlerinde almış olduğu cezalar, geçirdiği ve devam eden soruşturmaların niteliğine göre belirlenecek terfi yeterliliği gibi unsurları dikkate alacağı kuşkusuzdur.

2011 yılı Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez Değerlendirme Kurulu'nda 769 komiserin terfi durumunun görüşüldüğü ve 714 personelin terfi ettirildiği, davacının kıdem sıralamasında 277. sırada yer aldığı, geçmiş hizmetleri sırasında işlemiş olduğu fiilleri sebebiyle verilen adli ve idari cezaları dikkate alınarak başkomiserlik rütbesine terfi ettirilmemesine karar verildiği anlaşılmıştır.

Dosyada yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinden: Tekirdağ Kiraz Festivalinde tanıtım ve halkla ilişkilerin güçlendirilmesi amacıyla emniyet teşkilatının stand açması ve bu standlardan birinde de Toplum Destekli Polislik Büro Amirliğinde görevli polislerin yer alması kararlaştıranca o dönemde büro amiri olan S.G. tarafından daha önceden Emniyet Genel Müdürlüğünün ihalelerine katıldığı bilinen avs Ltd. Şti ile irtibata geçilerek 8.6.2009 tarihli faturada belirtilen 12 adet Toplum Destekli Polis kıyafet ve teçhizatının 3.888,00 TL karşılığında satın alındığı, bu malzeme 10.6.2009'da Tekirdağ İl Emniyet Müdürlüğü'ne teslim edilmesine rağmen ödenek yokluğundan bedeli ödenemeyince Toplum Destekli Polislik Büro Amiri olan S.G. ile İl Emniyet Müdür Vekili G.S.'in tarafından "Bedeli sonradan ödenmek üzere Toplum Destekli Polis Büro Amirliğinde görevli personel için alınan kıyafet ve teçhizatın bedelinin kantin gelirlerinden ödenmesine" karar verildiği ve İl Emniyet Müdür Vekilinin talimatıyla 2.7.2009 tarihli olur yazısının düzenlendiği, bu yazı uyarınca kantin gelirlerinden yapılan ödemenin yerine konulması için vatandaştan yardım toplanması cihetine gidildiği, konu hakkında yapılan soruşturma kapsamında davacıdan alınan ifadede özetle: "Bu borcun kapatılması için kendisinden önce Toplum Destekli Polis Büro Amiri olan S.G.'in yönlendirmesiyle Akport Limanında bulunan mtd firması ve Özcanlar Restaurant yetkilileriyle hibe konusunda yüzyüze görüştüğünü, bu paraların başka memurlar tarafından teslim alındığını, S.G.'in başka yere tayin olması üzerine Toplum Destekli Polis Büro Amir Vekili olarak görevlendirilmesinden sonra da borcun kalan 1.300,00 TL'sını temin edebilmek için, büroda görevli N.T. isimli polisin yardım edebileceğini söylediği, D. Toprak Sanayi yetkilisi ile de bu polisin görüşmesini istediğini" beyan ettiği, yapılan soruşturma kapsamında bilgisine başvurulanların ifadelerinden de davacının büro amirinin isteğiyle Toplum Destekli Polis kıyafetlerinin alımından kaynaklanan borcun kapatılabilmesi için bazı firma yetkilileriyle görüştüğünün doğrulandığı, toplanan bu paralar için hibe tutanağı adı altında bir takım tutanaklar düzenlenmesine rağmen, 2860 Sayılı Kanunun öngördüğü şekilde bir makbuz düzenlenmediği gibi bu yardımın toplanması için yetkili mercilerden herhangi bir izin alınmadığı, muhakkik bu davranışları sebebiyle davacının 2860 Sayılı Yardım Toplama Kanunu ile 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu yönünden kusurlu hareket ettiğini belirterek bu fiillerin "Hizmet içinde resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak" suçunu oluşturduğundan bahisle Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün 7/b-1 maddesi uyarınca 16 ay uzun süreli durdurma cezasıyla tecziyesini önerdiği, İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun ise davacının davranışlarının anılan tüzüğün 6/B-5. maddesinde yer verilen "Hizmet dışında resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak" suçunu oluşturduğunu kabul ederek davacının 6 ay kısa süreli durdurma cezasıyla tecziyesi gerekiyorsa da, hizmetlerinin geçmiş dönemde olumlu olmasını dikkate alarak Tüzüğün 15. maddesi uyarınca bir alt ceza olan 10 günlük maaş kesim cezasıyla tecziyesine karar verildiği görülmektedir.

Yine, Tekirdağ Emniyet Müdürlüğünde komiser olarak görevli iken, izinsiz olarak 24 saate kadar göreve gelmemek fiilini işlediğinden bahisle "kınama" cezası ile tecziyesine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Merkez Değerlendirme Kurulunun disiplin ve hiyerarşiyi bozmamak için mevcut boş kadrolara en kıdemli ve liyakatliyi tespit ederek bu sıralamaya göre terfi işlemlerini yapması gerekmektedir. Polis amirlerinin bir üst rütbeye atanmalarında öncelikle kıdemin esas olduğu ancak, bulundukları rütbedeki en az bekleme sürelerini dolduranların da, liyakat esasına göre yasa ve yönetmelikte yer alan diğer hususların değerlendirilmesi sonucu bir üst rütbeye atanabilecekleri açıktır.

Davacının bir üst rütbeye terfi ettirilmesi yönünden kıdemi yerinde olmakla birlikte, bir üst rütbeye terfi durumu değerlendirilirken, emniyet hizmetinin özelliği ve gereklerine uygun olarak, kıdemin yanı sıra, geçmiş hizmetleri sırasında geçirmiş olduğu soruşturmalara dayanak olan tüm eylemlerinin liyakat değerlendirmesinde dikkate alınacağı açık olduğundan, geçirdiği soruşturmalara konu fiillerin niteliği ve disiplin cezaları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, bir üst rütbeye terfi ettirilmemesine dair davaya konu işlemde, kamu yararı ve hizmet gerekleri ile mevzuata aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Temyize konu İdare Mahkemesi kararında: davacıdan daha kıdemsiz ve liyakatsiz olanların davalı idarece bir üst rütbeye terfi ettirildiği dolayısıyla davacının da terfi ettirilmesi gerektiği yönünde bir gerekçeye yer verilmiş ise de; davacıdan sonra gelip terfi edenlerin bulunmuş olması, takdir yetkisinin sınırlarının aşılmaması kaydıyla, davacının da bir üst rütbeye terfi ettirilmesini zorunlu kılmamaktadır. Diğer bir ifadeyle, yukarda metnine yer verilen mevzuat uyarınca, personelini terfi ettirme konusunda takdir yetkisi bulunan davalı idareyi: disiplin cezaları bulunan davacıyı terfi ettirme konusunda yargı kararıyla zorlamak mümkün bulunmamaktadır.

Bu durumda: davacının, liyakat yönünden yapılan değerlendirme sonucunda terfi ettirilmemesinde hukuka aykırılık, davaya konu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet görülmemiştir."

7 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page